Okumak; kazanılması gereken önemli bir alışkanlık.
“TÜİK, Türkiye’de okuma oranlarıyla ilgili raporunu
açıkladı. Raporda, Türkiye’nin kitap okumada dünya ülkeleri arasında 86. sırada
yer aldığı belirtildi. Ayrıca araştırmada, Avrupa’da yüzde 21 olan kitap okuma
oranının Türkiye’de binde bir olduğu da ortaya çıktı.” Bu haber gerçekten çok
utandırıcı, aşağılayıcı…
Yurdum insanlarına bir bakıyoruz. Sabah erkenden kalkıp
telefon, bilgisayar, televizyon ne bulursa açıyor, inceliyor akşama kadar
imkanı yok başından kaldıramazsın. Akşam olunca yemek yerken bir elinde kaşık
bir elinde telefon, hadi misafir geldi diyelim bu defa topluca televizyon
izlenir, telefonlar ele alınır. Peki bu insanlarımız günde kaç saatini kitap
okumaya ayırır? Onlara sorsanız genelde “bir saat kitap okuyorum” cevabını
alırsınız. Okuduğu sayfa sayısı iki ya da üç bilemedin dört. Bu kadarcık sayfa
bir saatte okunur mu diye sormayın. Okunur tabi. Onlar okur. Bir elinde telefon
bir elinde kitap olursa iki saatte bile okur…
Bir gencimiz çıkıyor vay efendim ben çok mutsuzum, çok
sıkılıyorum… Sabah- akşam nefes almadan internette gezinirsen nasıl mutlu
olabilirsin? Bir gün otur dene o elindeki telefonu, bilgisayarı kapat. Al eline
bir kitap oku. Farklı dünyalara açılan harika bir yolculuk kitap okumak. Bunu
bir keşfedersen inan o kitabı sen bırakmak istemeyeceksin zaten.
Bazen otobüsle, trenle yolculuk yaparken kitap okuyan,
gazete okuyan insanlarımızı görüyoruz. Bu çok güzel bir şey. Bir de onlarında
yanında okumakla uzaktan yakından alakası olmayan ama merakından kafasını
kitaba, gazeteye girdiren insanlarımız var. Ya arkadaşım sen zaten okumuyorsun
okuyana da engel olma.
Esnaflarımız her zaman düzenli olarak gazetelerini alır. Ama
bir sorun bakalım o gazeteyi hiç okumuşlar mı? Okudularsa bile en fazla spor
sayfasını ya da magazin sayfasını okumuşlardır. Burada gazete alınmasındaki
amaç okunması değil cam silme, yemek yerken masanın üzerine sermek vb.dir.
Çocuklar genelde anne-babayı kendilerine model alır. Ve
onlardan ne görürse aynısını uygular. Çocuk telefonu, bilgisayarı, tableti
bırakmıyor, eline kitap almıyor diye isyan ediyor ailelerimiz. Siz o çocuğa hiç
olumlu bir model olmayı denediniz mi? Bir gün olsun elinize kitap alıp
çocuğunuzu da yanınıza alıp bir saatinizi bile olsa kitap okumaya ayırdınız mı?
Önce bunları bir düşünün ondan sonra çocuklarınıza isyan edin!
Okumak bir alışkanlıktır aslında. Bu alışkanlığı kazanmak
göründüğü kadar da zor değildir. Okullarda okumaya yönelik faaliyetler çok
sınırlı sayıda yapılıyor. Bir ara haftanın bir günü ve bir saatini tamamen
okuma saati olarak düzenlemişlerdi. İlk birkaç hafta uygulandı. Sonra çok
değerli öğretmenlerimiz(!) o saatleri de ders anlatmak ve yazılı-sözlü yapmak
amaçlı kullanmaya başladılar.
Yetkililerimiz okuma faaliyetlerinin üzerine bir düşünmeli
ve çözüm yolları bulmalı artık. Eğer böyle devam ederse okumanın ne demek
olduğunu bile bilmeyen bir nesille yolumuza devam etmek zorunda kalacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder